Merak Edilenler

Göz muayene süresi, hastanın rahatsızlığına göre, gözün durumuna göre değişmekle birlikte bir saat ile iki saat arasında değişebilir.

Kliniğimizde rutin olarak tam bir göz muayenesi yapıldığından her gelen hastaya damlalı muayenesi (pupil dilatasyonu) yapılmaktadır.

Göze damlatılan damlalar gözbebeğinin genişlemesini ve böylelikle retinayı detaylı olarak görülebilmesini sağlar. Belli bir süre yakını iyi görememe, ışığa karşı hassasiyet dışında göze herhangi bir zararları yoktur.

Damlatılan damla tipine göre süre değişkenlik göstermektedir. Ortalama yarım ile altı saat sonunda gözbebekleri küçülmektedir. Fakat bazı hastalarda bu süre daha uzun olabilir.

Muayene sırasında kullanılan mikroskop ışığı göze herhangi bir zarar vermemektedir.



Sarı nokta hastalığı (yaşa bağlı makula dejeneresansı), genelde 60 yaş ve üzeri kişilerde görülür. Merkezi görmeyi sağlayan makula tabakasını etkileyerek geri dönüşümsüz görme kaybına yol açar. Hastalık genellikle her iki gözü de etkiler. Sarı nokta hastalığının iki tipi vardır. Kuru tip (atrofik) daha sık görülür. Yavaş ilerleyen tipidir. Yaş tip (eksudatif) daha az sıklıkla görülür. Daha hızlı görme kaybına yol açan fakat tedaviden daha fazla yarar sağlayabilen tipidir.

Merkezi görme kaybının en sık nedenlerinden biri olan sarı nokta hastalığının belirtileri hastalığın aşamasına ve tipine göre değişmektedir. Sarı nokta hastalığının iki tipi vardır. Non neovasküler, atrofik (kuru) tipinde, erken evrede, görme keskinliği tam olarak saptanırken ilerleyen zamanlarda atrofiye bağlı görmede azalma meydana gelir. Neovasküler, eksudatif (yaş) tipinde hızlı bir ilerleme ve retina katmanlarında bozulma görülür. Retinadaki hasar neticesinde özellikle bakılan çizgilerde eğrilme ve kırık görülmesi, kaybolma, renkleri daha soluk görme, görme alanının ortasında karanlık bir alanın farkedilmesi sık olan şikayetlerdir.

Sarı nokta hastalığının meydana gelmesinde en önemli faktör yaştır. Ancak ailede sarı nokta hastalığı olması, sigara içilmesi, güneş ışığı, hipertansiyon, yüksek kolesterol seviyesi, sarı nokta hastalığının oluşmasını artıran, hızlandıran diğer faktörlerdendir. Sigara kullanımı, direkt güneş ışığı gibi sarı nokta hastalığını hızlandıran etkenlerden uzak durulması, taze sebze ve meyve tüketiminin artırılmasının hastalığı geciktirdiği bilinmektedir. Ayrıca, omega-3 yağ asitleri, çinko, mangan, selenyum ve E vitamini gibi maddelerin alınımının, sarı nokta hastalığını geciktirdiği, ilerlemesini yavaşlattığı gösterilmiştir.

Sarı nokta hastalığının (yaşa bağlı makula dejeneresansı) tedavisi, hastalığın tipi, sarı noktaya olan uzaklığı ve evresi ile yakından alakalıdır. Nonneovasküler , atrofik (kuru) sarı nokta hastalığı daha sık görülür. Jeografik atrofi (kuru tip) fovea merkezini tuttuğunda santral skotom gelişir ve bunun herhangi bir tedavisi yoktur. Neovasküler, eksudatif (yaş) yaşa bağlı makula dejeneresansı tedavisi için seçilmiş hastalarda laser fotokoagülasyonu ve fotodinamik tedavi uygulanabilir. Ayrıca günümüzde etkisi kanıtlanmış olan ve kliniğimizde de uygulanan antianjiojenik ilaçların (anti-VEGF) intravitreal enjeksiyon (göziçine ilaç verilmesi) olarak kullanımı da iyi sonuçlar vermektedir.

Fotodinamik tedavi, neovasküler sarı nokta hastalığı tedavisinde kullanılan bir tedavi şeklidir. Buradaki amaç fotokimyasal bir reaksiyon ile çevre dokuya zarar vermeden neovasküler dokunun ( yeni damarların ) kapatılmasıdır. Fotodinamik tedavide, hastaya damar yoluyla vertoporfirin ( Visudyne® ) isimli özel ilaç verilerek laser ile hastalıklı doku tahribi hedeflenir. Bu ilaç 10 dakika sonra gözdeki hastalıklı dokuda toplanır. Gözün dışından uygulanan özel bir laser ışınıyla ilaç 83 saniyede etkili hale gelerek dokudaki serbest oksijeni açığa çıkarır. Açığa çıkan serbest oksijen ise seçici olarak hastalıklı dokuyu tahrip eder, hastalıklı dokuya komşu olan normal retina hücrelerine etki etmez. Lezyonun kapatılması için birkaç kez tedavi gerekebilmektedir.

Şeker hastalığı vücudumuzdaki birçok organda olduğu gibi gözde de hasara yol açabilir. Özellikle gözde, retina diye adlandırılan sinir tabakasındaki damarların yapısını bozarak diyabetik retinopatiye sebep olabilir. Diyabetik retinopati, diyabetik hastalarda görme azalmasına yol açan en önemli göz hastalığıdır. Diyabetik retinopati gelişiminde en önemli etkenlerden biri diyabet süresidir. Göz hasarı gelişimi 10 yıllık diyabetiklerde %20 iken, 30 yıllık diyabetiklerde bu oran % 80’lere ulaşmaktadır. Günümüzde teşhis ve tedavideki gelişmeler sonucunda zamanında yapılan girişimlerle görmeyi ciddi şekilde etkileyen hasarların meydana gelmesi azalmıştır.

Diyabetik retinopatinin erken evrelerinde genellikle hastaların herhangi bir şikayeti olmaz. İleri evrelerde ya da makula denilen merkezi görmeyi sağlayan bölgede sıvı birikmesi sonucu veya göz sıvısı (vitreus) içine kanama olması ile görme azalması meydana gelebilir. Hamileliğin, yüksek tansiyon ve ağır enfeksiyonların diyabetik retinopatiyi arttırdığı bilinmektedir. Belirti vermeyebileceği göz önüne alınarak, diyabetik hastaların şikayeti olmasa bile gözdibi muayenesi olmalarının önemi çok büyüktür. Unutmamak gerekir ki diyabetik retinopatiden en iyi korunma yolu, ilgili uzmanlar tarafından yapılan gözdibi muayenesi ve doğru zamanda uygulanan tedavidir.

Şeker hastalığına bağlı göziçi kanaması olması, diyabetik retinopatinin erken evre olmadığını göstermektedir. Büyük olasılıkla laser tedavisine gerek olacaktır. Çünkü genelde göziçi kanamsının nedeni yeni oluşan damarlardır. Kanama miktarı gözdibi muayenesine izin vermeyecek kadar fazla ise, göz ultrasonografisi uygulanır. Ultrasonografi sonucunda eğer retina dekolmanı saptanırsa acil cerrahi müdahale gerekecektir. Bu durumda beklemeden cerrahi uygulanır. Eğer acil müdahale gerektirecek bir durum yoksa hasta sık takiplerle izlenir. Bazi hastalarda 2 - 3 ay beklenebilir. Kanamanın vücut tarafından emilmesini takiben gerekli laser tedavisi yapılabilir. Eğer kanama çekilmez ve beklemek, hasta için olumsuz sonuçlar doğurabilecekse cerrahi tedavi uygulanır.

Diyabet ( şeker hastalığı ) sistemik bir hastalıktır. Tüm organları etkileyebildiği gibi gözde de sık olmak üzere birtakım hasarlara neden olur. Retina hastalıklarında hastanın ağrı şikayeti olmadığından, erken evrede oluşabilecek hasarlar belirti vermeyebilir. O yüzden hastaların, şeker hastalığı (diyabet ) tanısı konulur konulmaz şikayetleri olsun, olmasın genel göz muayenesi olmaları gerekir. Erken evrede olan birçok hasar, kalıcı görme problemlerine yol açmadan tedavi edilebilir.

Diyabetik retinopati tedavisinde uygulanan laser tedavisi ağrısız bir işlemdir. Uygulanmadan önce hastanın gözbebekleri uygun damlalar ile genişletilir. Hasta muayene koltuğuna oturur ve gözüne mercek yerleştirilerek laser uygulanır. Laser uygulanırken hasta sadece mavi-yeşil renkte flaşları hisseder. Bazı hastalarda minimal de olsa ağrı olabileceği düşünülerek kliniğimizde hastalarımıza laser öncesi ağrı kesiciler rutin olarak verilmektedir. Argon laser tedavisi, diyabetik retinopatide iki şekilde uygulanmaktadır. Sadece lokal hasar ya da ödem varsa yalnız o bölgeye, hasar sadece bir alanda sınırlı değilse, tüm retinaya 4 seans laser uygulanmaktadır.

Göz anjiyosu (fundus floresein anjiyografi) kolay uygulanan bir tanı yöntemidir. Hastanın gözbebekleri damlalarla genişletilir. Kol veya el damarlarından floresein isminde bir boya maddesi verilerek gözün belli aralıklarla dijital fotoğrafları çekilir. Böylelikle damarlardan sızıntı, kanama, birikintiler, beslenemeyen alanlar, yeni damarlar, zar oluşumları ve diğer hasarlar saptanarak tedavi düzenlenir. Göz anjiyosundan kullanılan boya maddesinden dolayı ciltte sararma, idrarın turuncu olması normaldir. Hastanın bol su içmesi durumunda boya madde böbreklerden daha hızlı atılacaktır.

Bazen özellikle boş bir duvar ya da mavi gökyüzü gibi düz bir zemine bakıldığı zaman küçük uçuşan cisimler ya da karanlık alanlar görülebilir. Uçuşan cisimler aslında jel kıvamında olan gözsıvısında (vitreus) bulunan hücrelerin birikintilerinin sinir tabakası üzerine düşen gölgeleridir. Bu cisimler gözün önündeymiş gibi görülseler bile aslında gözün içerisindedirler. Yaş ilerledikçe gözsıvısı kalınlaşır ve büzüşür. Gözün içerisinde lifler ve kümeleşmeler oluşmaya başlar ve gözsıvısı retina tabakasından ayrılır. Bu duruma arka vitreus dekolmanı denir. Uçuşan cisimlerin en sık nedeni arka vitreus dekolmanıdır. Gençlerde hatta çocuklarda bile uçuşan cisimler görülebilir. Bazı cisimler sebat etmesine rağmen çoğu zaman kaybolurlar. Yıllardır uçuşan cisimler görüyorsanız ve bunlara aniden yenileri eklenmişse, ani gelişen birçok uçuşan cisimlerin varlığında veya cisimlerle birlikte sabit gölgelenmelerde, vakit kaybetmeden uzman bir göz doktoruna başvurulmalıdır.

Işık çakmaları göz sıvısının retinaya sürtündüğü veya retinayı çektiği zaman oluşur. Işık çakmaları, tekrarlayıcı olabilir. Retina yırtığı varlığında ani ışık çakmaları olabileceği için önemli bir bulgudur. Tüm ışık çakmaları ciddi olmamakla birlikte retinada hasar olup olmadığına bakılması için gözdibi muayenesi şarttır. Özellikle ileri yaşlarda, yüksek miyopisi olanlarda ışık çakmaları retina yırtığı habercisi olabileceğinden, gözdibi muayenesinin bu konuda tecrübeli hekimlerce yapılması çok önemlidir.

Retina görmeyi sağlayan, sinir lifi tabakasından ve retina pigment epitelinden oluşan, göz duvarının iç kısmını oluşturan tabakadır. Retina tabakasının normal yerinden ayrılmasına retina dekolmanı denir. Retina dekolmanı, eğer tedavi edilmezse körlükle sonuçlanabilen ciddi bir hastalıktır. Genelde, sinek uçuşmaları, görme alanında değişmeyen siyah alanlar, şimşek çakmaları, görmenin tamamen kaybolması gibi belirtiler olabilir. Bu belirtiler, her zaman retina dekolmanı meydana geldiğini göstermez. Fakat bunların olması, en kısa sürede gözdibi muayenesi uygulanması gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Retina dekolmanı acilen tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. En sık görülme sebebi retinada yırtığın varlığıdır. Her retina yırtığı sonucu dekolman oluşmaz. Fakat yırtığın kesinlikle tedavi edilmesi gerekir. Eğer sadece retinada yırtık varsa dekolman yoksa laser tedavisi yeterli olur. Retina dekolmanının tedavisi cerrahidir. Üç tip cerrahi vardır. Pnömotik retinopekside gözün içerisine gaz baloncuğu verilerek başın belli bir pozisyonda tutulması istenir. Bant serklajda (çökertme cerrahisi) gözün etrafına bir bant dikilerek / sarılarak sıkılır ve retina yatışması sağlanır. Pars plana vitrektomide ise gözün içerisindeki göz sıvısı (vitreus) alınıp yerine gaz baloncuğu ya da silikon yağı konur. Göze verilen gaz baloncuğu belli bir süre sonunda kendiliğinden emilip kaybolur. Gaz baloncuğu kaybolana kadar uçak yolculuğuna izin verilmez. Silikon yağı ise kendiliğinden kaybolmaz. Belli bir süre sonunda tekrar cerrahi girişim ile alınması gerekir.

Retina dekolmanı tedavi edilmezse körlükle sonuçlanan bir hastalıktır. Cerrahi tedavinin başarısı retinada cerrahi öncesi mevcut tahribat ve hastanın hekime başvuma süresi ile yakından ilişkilidir. Dekolman cerrahisinde başarı oranı yüksektir. Dekolman cerrahisininde, her cerrahi gibi, bir dizi riskler söz konusudur. Kanama, katarakt gelişimi, göziçi basıncında yükselme ve enfeksiyon bunlardan bazılarıdır. Fakat bazı durumlarda ikinci ameliyata gerek olabilir. Doktora başvurulduğu andaki retina dekolmanının durumu , dekolman ile başvuru arasında geçen süre ameliyat sonrası görme kazanımını etkiler. Dekolman ne kadar ağır ise, ne kadar beklemişse görme o kadar az olacaktır. Bu nedenle doktora erken dönemde başvurmak çok önemlidir. Görmenin düzelmesi bazen aylar alabilir.

Retinitis pigmentosa, halk arasındaki adıyla tavuk karası, retina tabakasının kalıtsal bir grup hastalığıdır. Retinadaki ışığı yakalayarak işleyen ve görmeyi sağlayan hücreleri ( fotoreseptör tabakasının ) dejeneresasyonu sonucu ilerleyici görme kaybına yol açar. Günümüzde tavuk karası ( retinitis pigmentosa ) hastalığının ilaçla veya cerrahi yöntemle kesin tedavisi mümkün değildir. Hızla ilerleme kaydeden hücre nakli çalışmaları ileride bir çözüm oluşturabilir. Şu an için hastalarımıza yılda bir kez retina ile ilgilenen uzmanlar tarafından kontrol önerebiliriz. Bu kontrollerde retinitis pigmentosada meydana gelebilecek ek patolojiler saptanarak tedavi planlanabilir.

Fulya Retina

Tüm sorularınız için kliniğe bekleriz.